Kastamonu, tarih boyunca aklıyla, irfanıyla, üretken insanıyla öne çıkan bir şehir oldu.
Ama bugün baktığımızda, bu güzel şehir ne yazık ki siyasi çekişmelerin, kişisel hesapların ve kısır tartışmaların gölgesinde kalmış durumda.
Her dönem olduğu gibi, yine herkes birbirini eleştiriyor ama ortada yine bir tek hizmet bile yok.
Birbirini Yiyen Bir Siyaset Düzeni
Kastamonu’da siyasetin geldiği nokta içler acısı.
İl başkanları ilçe teşkilatlarıyla kavgalı, belediye başkanları milletvekilleriyle atışıyor, ilçe belediye başkanları ise kendi aralarında “ben yaptım, sen yapamadın” yarışına girmiş durumda.
Oysa hepsi aynı ilin insanı, aynı halka hizmet için seçildi.
Ama görünen o ki, herkes kendi koltuğunun geleceğini düşünüyor; şehrin geleceğini düşünen yok.
Milletvekilleri Sahnede, Şehir Geri Planda
Milletvekilleri sadece düğün törenlerinde, merasimlerde görünüyor.
Bir fotoğraf karesi, bir demeç, bir protokol yürüyüşü…
Ama iş sahaya inmeye, halkın sorununu dinlemeye, çözüm üretmeye gelince ortada kimse yok.
Sürekli birbirini hedef alan açıklamalar, sosyal medya üzerinden yapılan ima dolu paylaşımlar, Kastamonu’nun gerçek gündemini gölgeliyor.
Halk elektrik faturasını, su kesintisini, işsizliği, göçü konuşuyor; vekiller ise hâlâ birbirine laf yetiştiriyor.
Bizim muhterem vekiller icraat yerine il ilçe teşkilat başkanları ile kavga ediyor.
Belediyeler Hizmette Değil, Reklamda Yarışıyor
Belediyeler de farklı değil.
İl belediyesinden ilçe belediyelerine kadar, her biri sosyal medyada bir “başarı hikayesi” yazıyor ama sahada gerçek bir hizmet hikayesi bulmak zor.
Bir kaldırım tamiriyle övünmek, bir tabela değişimiyle manşet olmak, artık klasik hale geldi.
Vatandaşın gözüyle bakıldığında Kastamonu’nun ilçeleri, hizmette birbirini geçemiyor.
Birinde yollar çukur dolu, diğerinde alt yapı çökmüş, bir başka ilçede yıllardır söz verilen projeler hâlâ temel aşamasında bile değil.
Ama her başkan mikrofonu eline aldığında, sanki dünya kenti yönetiyormuş gibi konuşuyor.
Hizmetin yerini gösteriş, projenin yerini paylaşım, siyasetin yerini algı yönetimi almış durumda.
Pastırma Krizi: Şehrin Sembolüne Bile Sahip Çıkamadılar
Geçtiğimiz günlerde yaşanan “pastırma krizi”, Kastamonu’nun içine düştüğü bu yönetim zafiyetinin en net göstergesiydi.
Ülke gündemine kadar taşınan bu olayda, şehrin kültürel mirası bile sahipsiz kaldı.
Ne belediye sahip çıktı, ne vekiller, ne de kurumlar.
Sadece açıklama üstüne açıklama yapıldı, ama bir adım bile atılmadı.
Kastamonu’nun adını taşıyan bir ürün tartışma konusu oluyorsa ve yöneticiler buna seyirci kalıyorsa, o şehir artık lafla yönetiliyordur.
İlçelerde de Aynı Tablo: Küçük Hesaplar, Büyük Sessizlik
İlçe belediyeleri de aynı kısır döngü içinde.
Kimi kendi partisinin teşkilatıyla uyumsuz, kimi muhalefetle kavgalı, kimi de halktan tamamen kopmuş durumda.
Bazı ilçelerde belediye meclisleri aylarca toplanamıyor, bazı başkanlar sadece sosyal medya mesajlarıyla varlık gösteriyor.
Alt yapı bekleyen mahalleler, çözüm isteyen esnaflar, yatırım bekleyen gençler var; ama onların sesini duyan kimse yok.
Küçük hesaplarla, büyük sorunlar öteleniyor.
Ve Kastamonu, bu sessizlik içinde yavaş yavaş geriye düşüyor.
Zaman Geçiyor, Kastamonu Kaybediyor
Siyasetçiler konuşuyor, tartışıyor, eleştiriyor.
Ama halk sabırla bekliyor.
Çünkü biliyor ki her geçen gün, kaybedilen bir fırsat daha demek.
Bu şehir, artık boş cümlelerden, karşılıklı atışmalardan, “ben yaptım sen yapamadın” siyasetinden sıkıldı.
Kastamonu’nun ihtiyacı “ben” diyen siyasetçiler değil, “biz” diyebilen yöneticiler.
Son Söz: Artık Laf Değil, İş Zamanı
Kastamonu, lafla değil, icraatla ayağa kalkabilir.
Siyasi hırslar, kişisel çıkarlar bir kenara bırakılmadıkça bu şehir ilerleyemez.
Belediyesinden vekiline kadar herkesin aynaya bakma vakti geldi.
Çünkü koltuklar geçici,
ama Kastamonu bu ihmali affetmeyecek kadar kalıcı.
Kastamonu halkı artık söz değil, sonuç görmek istiyor.
Ne yazık ki siyaset, hâlâ kendi iç çekişmelerine gömülmüş durumda.

