Cide, Kastamonu’nun Karadeniz kıyısında, hem doğal güzellikleri hem de tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken bir ilçesidir. Ancak, Cide’yi özel kılan bazı yönleri yerel halk dışında pek bilinmez. Bu detaylar, tarih, doğa, mitoloji ve yöresel hikayelerle örülmüş gizemleri içerir. İşte Cide’nin daha detaylı ve “gizli sır” niteliğindeki özellikleri:
- Gideros Koyu ve Korsan Hikayeleri
Cide’nin simgelerinden biri olan Gideros Koyu, Karadeniz’in en sakin ve büyüleyici koylarından biridir. Ancak burayı özel kılan, tarihte korsanlar tarafından kullanılan bir sığınak olmasıdır. Rivayete göre, Bizans ve Osmanlı döneminde Karadeniz’e açılan korsanlar, Gideros’un korunaklı yapısı sayesinde burada saklanır ve ticaret gemilerini pusuya düşürürmüş. Koyun etrafındaki kayalık mağaralarda korsanların bıraktığı hazinelerin olduğuna dair halk arasında söylentiler hâlâ canlıdır.
- İskitler ve Efsanevi Altın Post Bağlantısı
Cide, Yunan mitolojisindeki Altın Post hikayesine ev sahipliği yapmış olabilecek yerlerden biri olarak görülür. İskitler döneminde Cide kıyılarında altın tozlarıyla zenginleşen akarsular olduğu, bu nedenle Yunan mitolojisindeki Altın Post efsanesine dahil edildiği düşünülmektedir. Ayrıca, bölgedeki bazı höyüklerin İskitler’e ait olabileceği öne sürülmektedir.
- Ceneviz Kalıntıları ve Gizli Tüneller
Cide kıyılarında ve çevresinde, Cenevizlilere ait kale kalıntılarına rastlanmıştır. Özellikle Kerempe Feneri çevresinde, Ceneviz döneminden kaldığı düşünülen taş yapılar ve duvarlar bulunmaktadır. Bölgedeki halk, bu kalıntıların yer altına uzanan tünellerle birbirine bağlı olduğunu iddia eder. Ancak bu tünellerin büyük bir kısmı hâlâ keşfedilmemiştir ve bölge, gizemini korumaktadır.
- Sırlar ve Yöresel Define Hikayeleri
Cide’de Osmanlı döneminden kalma define hikayeleri oldukça yaygındır. Rivayete göre, Osmanlı’nın son döneminde halk tarafından bölgedeki ormanlık alanlara gömülen hazineler hâlâ keşfedilmemiştir. Bazı köylüler, geceleri ormanda “gizemli ışıklar” gördüklerini ve bunun gömülü altınların işareti olduğunu anlatır. Define arayıcıları, özellikle Kumluca ve İlyasbey gibi köylerde kazılar yapmıştır.
- Karadeniz’in “Saklı Şelaleleri”
Cide’nin dağlık bölgelerinde yer alan, ancak turistik olarak tanınmayan birçok şelale bulunmaktadır. Erikli Şelalesi ve çevresindeki minik dereler, hem doğa yürüyüşü yapmak isteyenler hem de huzur arayanlar için ideal yerlerdir. Ancak bu şelalelerin çoğu, yalnızca yöre halkı tarafından bilinir ve henüz keşfedilmemiştir.
- Doğal Mağaralar ve Yeraltı Akarsuları
Cide kıyılarında, özellikle Gideros Koyu çevresinde, denizden ulaşılan doğal mağaralar bulunmaktadır. Bu mağaraların içinde, yeraltı akarsularının aktığı ve bu akarsuların mistik hikayelere konu olduğu söylenir. Halk arasında, mağaralardan bazılarına girenlerin “eski zamanların ruhlarıyla” karşılaştığına dair inanışlar vardır.
- Orman Ruhları ve Yöresel İnanışlar
Cide’nin ormanlık alanlarında, eski Türk inanışlarından kalma bazı halk hikayeleri anlatılmaktadır. Özellikle gece ormanda kaybolanların, ormanın ruhları tarafından korunduğuna ya da cezalandırıldığına inanılır. Bazı köylüler, belirli gecelerde ormandan garip sesler duyduklarını iddia eder.
- Kerempe Feneri’nin Gizemi
Kerempe Feneri, Karadeniz’in en önemli deniz fenerlerinden biridir. Ancak bu fenerin bulunduğu bölge, tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olmuş ve pek çok savaşa tanıklık etmiştir. Halk arasında, fenerin etrafında bulunan taş yapılarla ilgili mistik hikayeler anlatılır. Bazılarına göre, bu yapılar eski zamanlarda denizcilerin kaybolmasını engellemek için yapılmıştır ve gizli mesajlar içerir.
- Rıfat Ilgaz’ın “Gizli İlhamı”
Cide’nin yerlisi olan Rıfat Ilgaz, eserlerinde sık sık bu topraklardan ilham almıştır. Ancak “Hababam Sınıfı”nın bazı karakterlerinin, aslında Cide’de tanıştığı kişilerden esinlenerek yaratıldığı iddia edilir. Özellikle, bölgedeki halk arasında anlatılan komik ve düşündürücü olayların, Ilgaz’ın kalemine ilham verdiği bilinmektedir.
- Unutulmuş Zanaatlar ve Yerel Dokuma Sanatı
Cide’nin köylerinde, özellikle de Taşköprü ve İlyasbey gibi yerlerde, eski dönemlere ait dokuma tezgahları ve bakır işçiliği örneklerine rastlanmaktadır. Ancak bu zanaatlar günümüzde unutulma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yine de, bu el sanatlarının kalıntıları, Cide’nin derin bir kültürel geçmişe sahip olduğunun kanıtıdır.
Sonuç
Cide, doğası, tarihi, kültürü ve halk hikayeleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir. Bu az bilinen sırlar, Cide’nin sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda mistik ve tarihi zenginlikleriyle de ne kadar değerli bir yer olduğunu gösteriyor. Eğer Cide’yi ziyaret ederseniz, bu gizemlerin peşine düşerek unutulmaz bir keşif yolculuğuna çıkabilirsiniz.

